Bitcoin'in mucidi kim ?
- 26 Temmuz 2021
- Yazar Yiğit Tüysüz
Son yüzyılların bana kalırsa en devrimsel icadı olan Bitcoin ama bu icat diğerleri gibi değil.
Alexander Graham Bell telefonu buldu ; Thomas Edison ampülü buldu bunları biliyoruz değil mi ?
Peki Bitcoin'i kim buldu ?
İşte bunu bilmiyoruz çünkü bu kişi en azından şimdilik kimliğini açıklamayan biri.
Bitcoin'in mucidi kendine Satoshi Nakamoto diyen bir kişilik.
Peki kim bu Satoshi Nakamoto? Nasıl oldu da çok kısa bir süre içerisinde böylesine devrimsel bir şeyi gerçekleştirebildi? Ve sonra neden birdenbire ortadan kayboldu? Neden 10 yıldan beri kendisinden haber alınamıyor?
Dünyanın en parlak beyinlerinden biri, bir özgürlük mücadelesi verdi ve sonra yok oldu. Satoshi Nakamoto, kimliğini gizleyen bir çeşit süper kahraman gibi ama onun hikayesi bir film değil, gerçek. Üstelik artık yaptığımız her hareketin takip edilebildiği dijital bir dünyada onun yaptıkları herkesin gözü önünde gerçekleşti.
2008'de iki şey oldu: 1) Dünya çok büyük bir ekonomik krizle sarsıldı. 2) Satoshi Nakamoto adlı bir kişi “Bitcoin: Eşten Eşe Elektronik Nakit Sistemi” adlı bir whitepaper (teknik rapor) yayınladı. Tabi o zamanlar çok az kişinin bildiği/okuduğu bir metindi bu. 1 yıl sonra Nakamoto Bitcoin’in kaynak kodunu da paylaştı. Açık kaynağın gücüyle bu sistem önce yavaş sonra da büyük bir hızla tüm dünyada yaygınlaşmaya başladı.
Satoshi sadece dijital olarak varlık gösterdi. Az önceki belgenin yazarı olarak gördüğümüz Nakamoto’nun sadece e-posta adresini biliyoruz. Bunu kullanarak oluşturduğu sınırlı sayıdaki mesajlarda ya da forum gönderilerinde sadece teknik konulara odaklandı. Kendisi hakkındaki yegane kişisel bilgimiz bir web sitesinde tanımladığı şu profilde saklı. 2012 yılında arşivlenen bu sayfaya göre 37 yaşında (yani bugün itibariyle 46 yaşında), erkek ve Japon. Tabi internette sahte profil oluşturabilmek her şeyden daha kolay olduğu için bu bilgilerin doğruluğu oldukça şüpheli.
Yazdığı mesajlardan yola çıkarak İngilizce’sinin çok iyi olduğunu söyleyebilmek mümkün. Kullandığı “flat,” “maths,” “colour” gibi kelimeler ya da “bloody hard” gibi deyimlerden Birleşik Krallık’ta yani İngiltere’de kullanılan İngilizce’yi tercih ettiğini biliyoruz. Mesajlarında yakalanan bir başka ipucuysa noktadan sonra bıraktığı iki boşluk! Normalde bir boşluk bırakılır, ya da yanlış yazımlarda hiç boşluk bırakılmaz. Ama sürekli olarak iki boşluk bırakmak kayda değer bir farklılık ve kendi içinde bir tutarlılık.
Bir başka ipucunu da yine bizzat kendisi, bilerek ve isteyerek bırakmış gibi gözüküyor. Bitcoin’in ilk bloğunun koduna bir bakın. Buna Genesis Block deniyor. Bildiğiniz gibi Bitcoin blok zinciri denilen bir sisteme dayalı. Blokları bir kitabın sayfalarına benzetebiliriz.
İşte Bitcoin sürekli yazılarak genişleyen bir kitap olarak düşünülürse Genesis Block onun ilk sayfası diyebiliriz. O ilk sayfadaki kodun içinde gizlenmiş olan şu cümleye bakın. Bu bir İngiliz gazetesinin manşeti: Şansölye, bankalar için ikinci kurtarma paketinin eşiğinde. Böyle bir cümleyi ilk koda yerleştirerek bankacılık sistemi hakkındaki düşüncelerinin de bir ipucunu vermiş oluyor. Tabi bir yandan da bir gazete haberi olduğu için bu bir çeşit zaman damgası fonksiyonuna sahip.
Bu durumda hem kodlamayı hem de finans sistemini iyi bilen biri olduğunu anlamak hiç de zor değil. Ama kim olduğunu bulabilmek bugüne kadar mümkün olamadı.
Nakamoto'nun etkileşimleri elbette bazı dijital izler bıraktı. Ama onları inceleyen en güçlü analitik araçlar bile, kimliğine ait kesin bir kanıt bulamadı.
Buna rağmen gazeteciler, akademisyenler ve bizim gibi meraklılar Bitcoin'in arkasındaki bu efsanevi kişinin kim olabileceği hakkında fikir yürütmekten geri kalmıyor.
Son on yılda üretilen pek çok teoride özellikle birkaç kişinin ismi sürekli olarak geçiyor.
Kanımca zamanında dünyanın en büyük problemleri olan Verem , İspanyol Gribi , Sarılık gibi hastalıkların tedavisinde kullanılan Aspirin ilacının patenti biri kişiye ait değil. Felix Hoffman yani aspirin'in mucidi bu ilacın patenti dünyaya , insanlığa verdi.
Belki de Satochi Nakamoto'nun da hedefi buydu insanlığın geleceğini değiştirmek istemişti.
0 yanıt Bir yanıt yazın