Kostüm, Rol ve Dans...

Bu üçlü insanlık tarihi kadar eski olmalı. Güçleri ya da büyüleri diyelim bir o kadar büyük...

Kostüm...Giydiğiniz ya da taktığınız herhangi bir şeyin size farklı hissettirmesi... Mesela bir üniforma giymek yürüyüşünüzü değiştirir miydi ya da yöresel bir kıyafet oturuşunuzu değiştirir mi? Palyaço kostümü, yaşınızı ne kadar küçük hissettirirdi? Smokin, topuklu ayakkabı? Giyilenler duygunuzu belirler... Çok eskilerin hayvan başlıkları takan güç sahibi insanları, bu kostümleriyle hangi hayvanın gücünü kendilerinde hissettiler?

Rol... Rol, başka biri olma fırsatıdır. Belli bir sure için başka bir karakterin duygusunu yüklenmek, benliğinizi sınır dışına çıkarır. Bundan başka bir benlik ve hayat ihtimali olamayan bizler için, rolü almanın büyülü gerçekliği tarifsizdir... Ben böyle biri değilimin tuzla buz olması... Ben her şey olabilirimin inşası...

Dans... İçgüdüsel hareket, içindeki ritmin ve söylenmemiş, söylenemeyecek olanın kendiliğinden parlaması... Bu nedenle çoğu zaman utangaçlıkla yan yana gelen... İlkel dönemlerden Mevlana'ya var oluşu duyumsama yolu... Dans eden seni unutturup seni dansın kendisine dönüştüren büyü...

Bu üçü zamanda yolculuğun, anda derinleşmenin, hem içinde bazen nefes alamadığımız, duvarlarına kendimizi hırpalarcasına vurup durduğumuz benliğimizin ve bedenimizin sınırlarını geçici bir süre ortadan kaldıran en eski yoldaşlarımız...

Çoktan var olmuş bir dans formunu, ona ait kostüm ve ona yakışan karakterle gercekleştirmek bu nedenle dünyamızın dışına adım atma şansı tanır bize, başka biri olabilmek bir an için bile olsa iyi gelir... Rockçılar gibi gümbür gümbür bir müziğin içinde kafa sallamak size ne kadar uzaksa, belki de bunu yapmak sizin için o kadar elzemdir... Bilemezsiniz hangi rolün, hangi hareketin, hangi kostümün size iyi geleceğini... 

Pek çok şey olabilirdi...

Yazar
Dünyanın Sesi

0 yanıt Bir yanıt yazın

Yanıtınızı Bırakın